ANKARA – FATİH ERBOZ
Emekli Büyükelçi Namık Tan, içinden geçtiğimiz süreçte Türkiye’nin aynı anda ABD ve Rusya dengesini kurmakta zorlandığını belirterek, “ABD, Türkiye’nin manevra alanın da daralmış olduğunu görüyor. Rusya’nın da olduğunu biliyor. Türkiye öyle kritik bir bölgedeki fazla manevra kabiliyeti yok şu anda. İki güçlü devlet hak hukuk tanımaz Rusya ile, belli ölçülerde kendi çıkarına göre kuralları yönetir. Şimdi bu üçlü Suriye’de. Bu üçlünün dengesi olur mu? Türkiye için bu iki ülkeyi aynı anda dengelemek son derece zor. Rusya’ya karşı yüzde 90 enerji bağımlılığımız var. Dış ticaretimiz bağımlı ciddi anlamda. İnşaat sektörü ilişkiler açısından önemli, meyve sebze satışı, turizm ilişkileri açısından önemli. Rusya ile ilişkilerimiz vazgeçilmez. ABD ile ilişkiler açısından da aynı durum var. Türkiye bu dengeyi sağlamada sadece Suriye’de değil, başka yerlerde de sıkıntı çekmeye başladı” dedi.
Türkiye’nin zaten savaşın taraflarından biri olduğunu kaydeden Tan, “ Belli bir saflaşma yaşanıyor. Bir tarafta Avrupa, ABD, NATO ve AB, diğer tarafta da Rusya Çin hatta İran da var. Böyle bir saflaşma var. Bu saflaşmada Türkiye batı kurumlarının kurucusu olan 300 seneye yaklaşan bir batı yönelimiyle, NATO üyesi, AB ile hala ilişkisi var. Türkiye’yi burada batı safında görüyoruz ilk etapta. Türkiye’nin çelişkili politikaları son zamanda yeri konusunda kafa karışıklığına yol açıyor. Özellikle kendi müttefikleri nezdinde. Doğru yanlış tartışmasına girmemek gerek bu konuda. Yaşanan tepkiler var sadece. Türkiye’den bekledikleri Türkiye’nin açık şekilde safını belirlemesi. Türkiye neden böyle karışıklık yol açıyor? İlk işaretleri S-400 uzun menzilli savunma sistemi füzelerinde görülüyor” diye konuştu.
YAPTIRIMLARI TRUMP BAŞLATTI BİDEN UYGULUYOR
S-400 sürecinin ABD ile ilişkileri bozmanın yanında yaptırımları da beraberinde getirdiğini kaydeden Tan, “ CAATSA yasası uyarınca yaptırım oldu. Trump başladı, Biden devam ettirdi. Biden çok daha kapsamlı yaptırım uygulayabilir, bunu şu anda kendi çıkarlarına uygun görmüyorlar. NATO ve ABD, AB safhında olması için Türkiye’yi adeta idare ediyorlar. F-16 uçaklarını vermek için gayret ediyorlar. Yönetim bu CAATSA yaptırımlarını uygulamamak edemez. En azından bu şekliyle devam ettirecektir. Kanun haline gelmiş durumda. Savunma yetki yasasına da kondu bunlar. İkili bir şekilde ABD yönetiminin elini bağlıyor” ifadelerini kullandı.
ABD RUSYA DENGESİNİ AYNI ANDA KURMAK ZORDUR
ABD’nin, Türkiye’nin öngörülemez politikası çerçevesinde yine Türkiye’yi kaybetmemek amacında olduğuna dikkat çeken Tan, şunları söyledi: “ ABD F-16 uçaklarını vermeyi arzu ediyor. Ancak burada Kongre faktörü var. Kongreyi ikna etmeleri gerek. Zaman kazanmak istiyorlar. ABD tertemiz değil. ABD kendi çıkarları için yapıyor. Türkiye’nin batıdan uzaklaşıp başka noktalarda oyun bozucu olmaması, batı kampında, NATO içinde zayıf olan dayanışmanın daha da zedelenmemesi için Türkiye’ye bir takım jestler yapmaya çalışıyor. Ama ABD PYD’ye pervasız destek de veriyor. Bir anlamda o bölgede ABD bulunmak durumunda. Dış politikamızı iç politika çerçevesine oturttuğu için Türkiye, ABD, Türkiye’nin manevra alının da daralmış olduğunu görüyor. Rusya’nın da olduğunu biliyor. Türkiye öyle kritik bir bölgedeki fazla manevra kabiliyeti yok şu anda. İki güçlü devlet hak hukuk tanımaz Rusya ile, belli ölçülerde kendi çıkarına göre kuralları yönetir. Şimdi bu üçlü Suriye’de. Bu üçlünün dengesi olur mu? Türkiye için bu iki ülkeyi aynı anda dengelemek son derece zor. Rusya’ya karşı yüzde 90 enerji bağımlılığımız var. Dış ticaretimiz bağımlı ciddi anlamda. İnşaat sektörü ilişkiler açısından önemli, meyve sebze satışı, turizm ilişkileri açısından önemli. Rusya ile ilişkilerimiz vazgeçilmez. ABD ile ilişkiler açısından da aynı durum var. Türkiye bu dengeyi sağlamada sadece Suriye’de değil, başka yerlerde de sıkıntı çekmeye başladı.”
