'Ne istedilerse veren' AKP suçlu ise İlker Başbuğ!

FETÖ'nün siyasi ayağı meselesi, 15 Temmuz 2016'dan bu tarafa hiç olmadığı kadar gündemde. Şüphesiz ki bu tartışmanın böylesine gündem olmasının sebebi, bugüne kadar hiç değinilmemiş bir yerden, yani TBMM'de yapılan bir düzenleme üzerinden FETÖ'nün siyasi ayağına işaret edilmesi.

Ancak işin bir boyutu daha var. O da şudur; AKP iktidarı, adeta bir suçluluk telaşı içerisinde konuya yaklaşıyor. Oysa daha önce de FETÖ ile ilgili, üstelik çok sert eleştiriler ile karşı karşıya kalmasına rağmen böylesine asabi bir tepki içerisine hiç girmedi AKP iktidarı... Öyle ki, her defasında reddettikleri FETÖ'nün siyasi ayağının araştırılması için verilen önergelere karşı bile bu şekilde yaklaşmadılar!

Sebebi ne peki iktidarı siyasi ayak ile ilgili asabi bir hâletiruhiyenin içine sokan? Yerel seçimlerden büyük bir yara ile çıkılmasının ardından yeni parti hareketleri ile tabandaki kırılmaların ve oy erimesinin bir türlü durdurulamamasının yaşattığı psikoloji ile bu meseleye bakılması mı? Eğer durum farklı olsaydı; yani bugün son yerel seçimlerden güven tazeleyerek çıkmış, içerisinde ayrışmalar yaşamayan ve oy kaybı diye bir gündemi olmayan bir AKP iktidarı da olsaydı, aynı hırçınlık sergilenecekti...

Mesele şu ki; AKP iktidarının kelimenin tam anlamıyla nasırına basıldı. Çünkü FETÖ'ye sağlanan imkânlar, FETÖ'ye övgü dolu sözler vs.. üzerinden değil, TBMM'de gerçekleşen ve FETÖ'nün kumpaslarına kapıları ardına kadar açtığı ortada olan bir düzenleme ile fitili ateşlendi siyasi ayak tartışmasının. Hani, 'çorap söküğü gibi gelmek' deyimi vardır ya, işte öyle bir nokta bu...

İktidarın telaşının, hırçınlığının nasıl bir psikolojiye dayandığını, en yüksek perdeden, partili Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından Genelkurmay eski Başkanları Yaşar Büyükanıt ve İlker Başbuğ'a 'TSK içerisindeki FETÖ'cüleri temizlemediler' şeklinde yapılan suçlama gösteriyor.

Ne garip, ne kadar boş bir suçlama... TSK kendi içerisindeki FETÖ'cüleri temizlememiş! Hem de Büyükanıt ve Başbuğ temizlememiş. AKP iktidarının ilk dönemindeki Yüksek Askerî Şûra toplantılarında ordudan yapılan ihraçlara muhalefet şerhi koyanlar da aynı Genelkurmay Başkanları mıydı acaba? İrticai faaliyetler içerisinde olan TSK mensuplarına dair Genelkurmay'a MİT'ten raporların gelmemeye başlaması da herhalde AKP iktidarında değil, o dillerinden düşürmedikleri 'Eski Türkiye'de yaşandı! Işık Koşaner ve üç kuvvet komutanının, FETÖ'nün kumpasları ile tutsak edilip cezaevine atılmış, ancak henüz mahkûmiyet almamış subayların terfi ettirilmesi gerektiği, aksi takdirde bunların yerine 'birilerinin' geleceği uyarısını yapması ve bu uyarının dinlenilmemesi sonucu istifa etmeleri diye bir olay da yaşanmadı zaten!

Sanırsınız ki, AKP 15 Temmuz 2016 tarihinde iktidara geldi, gelir gelmez de FETÖ'yü kucağında buldu! Sanırsınız ki, FETÖ'yü kendileri ile aynı menzile giden bir yapı olarak gören Erdoğan değil, eski Genelkurmay Başkanları idi!

Sahi, irticai faaliyetler gerekçesiyle ordudan atılanlar nedeniyle TSK hakkında yıllarca 'dinsiz ordu' diye kara propaganda yapan AKP'nin kurucu kadrosunun geldiği siyasi gelenek, Millî Görüş camiası değil miydi? AKP'den önce TSK'dan ihraç edilenler, Refah Partili, Fazilet Partili belediyelerde işe alınmıyor muydu? Tayyip Erdoğan, Melih Gökçek, Mehmet Özhaseki o dönemlerde belediye başkanlığı yapan isimlerdi...

Hem FETÖ'yü menzil ortağı görüp TSK'ya kurduğu kumpaslara savcılık yapacaksınız, hem de eski paşaları FETÖ ile mücadele etmemekle suçlayacaksınız! Suçluluk psikolojisinde, bugüne kadar böylesine net bir vaka görülmemiştir...   

Yazarlar Haberleri