Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İdlib'de rejim unsurlarının hava saldırısı sonrası 36 askerimizi şehit vermemizden iki gün sonra kameraların karşısına geçti ve yaptığı konuşmada ABD Başkanı Trump ile görüşmesinin yer aldığı bölümü aktarırken gülmesi büyük tepki çekti.
Erdoğan'ın şehitler ve şehit yakınları noktasında sicili herkesin malumu. PKK terör örgütünün şehit ettiği askerlerimizi "kelle" ve Libya'daki şehitlerimizi "bir kaç" diye ifade etmesi, şehit cenazesi görmek istemediğini belirten vatandaşa, "Askerlik yan gelip yatma yeri değildir" şeklinde cevap vermesi bu sicilin en çok tepki gören ve bilinen bölümü. Tabii bir de, şehit babasına "karaktersiz" denilmesi ve şehit anasına dava açılması da var sicilde... Ancak bu noktada pek hatırlanmayan bir sözü daha var Erdoğan'ın. O da, 2007'deki genel seçimler sırasında, "Bir şehidimiz olduğu zaman Türkiye'de nasıl yaygaraların koparıldığını görüyoruz" ifadesi.
Hiç düşündünüz mü, şehitler ile ilgili neden bu kadar "gaf" yapıyor? Büyük tepki geleceğini, her fırsatta önüne çıkarılacağını ve yaptığı her gafın hafızalara kazınacağını bilmiyor olabilir mi? Mesele, sadece Siyasal İslamcılığın millet varlığını reddeden ve laik rejim nedeniyle çatışmalarda hayatını kaybeden askerleri bilinç altında şehit görmeme parantezi ile açıklanabilecek bir durum değil. Çünkü ortada bir proje söz konusu... Nasıl bir proje mi? İktidarın bir süredir yeni muarızı gibi gösterdiği, emperyalizmin para sihirbazı meşhur George Soros'un yakın dostu Can Peker'e hazırlattığı raporun bir proje haline getirildiğinin bir göstergesiydi, Erdoğan'ın İdlib saldırısından sonra yaptığı ilk konuşmada gülümseyebilmesi...
Erdoğan'ın konuşmasının sadece gülümseme bölümü değil, tamamı bu projenin bir eseriydi aslında. Çünkü Erdoğan çıktı, iç siyasetteki çekişmelerin en azından birkaç günlüğüne rafa kalkması gereken bir iklimde ilk önce Gezi Parkı olayları üzerinden Kemal Kılıçdaroğlu'nu hedef aldı. Ardından İdlib meselesine girdi ve "Şehitler tepesi boş kalmayacak" ifadesini yine kullandıktan sonra, iktidarının turizmdeki rekorundan ve ekonomideki performansından bahsetti... Sanki hiçbir şey olmamış gibi, sanki şehitlerin acısının üzerinden aylar geçmiş gibi!
Söz konusu Soros raporunu, Tuncay Mollaveisoğlu 2004 yılında o dönem çıkardığı Nokta dergisinde kapak yapmıştı. Mollaveisoğlu aynı raporu geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet'teki köşesinde yeniden hatırlattı. Ardından ise Erdoğan'ın daha İdlib şehitleri gömülmeden gülümseyen konuşması gündeme oturduğu için, raporu bir de bu köşede değerlendirmek gerektiğini düşündüm.
Raporda şu başlıklar yer alıyor; -Silahlı kuvvetlerin demokratik denetimi, -"Sivilleşme" -Okullardaki " Andımız"ın kaldırılması -Şehitlik, gazilik ve kahramanlık kavramlarının sorgulanması -İyi vatandaş kavramının sivilleşmesi, ölüm ve kahramanlık tanımının sorgulanması -Eğitimin sivilleşmesi; ders kitapları, eğitim politikalarında sivilleşme -Okullardaki törenlerin "sivilleşmesi" -Millî Bayramlar ve diğer ekinliklerdeki kutlamaların sivilleşmesi.
Şu tabloya bakın ve yakın geçmişi hatırlayın. Raporda yer alan tüm hususlar uygulandı, uygulanıyor. Bir bölümü AKP-FETÖ ortaklığı döneminde TSK'ya kumpaslar kurarak hayata geçirilen bu rapordaki eğitimin sivilleşmesinden kasıt, Atatürk'ün ve cumhuriyet değerlerine bağlı öğretilerin ders kitaplarından çıkarılmasıdır.
Şehitlik, gazilik ve kahramanlık kavramlarının sorgulanması bölümünün ise, başta Erdoğan olmak üzere AKP iktidarının temsilcilerinin söylem ve hareketlerine yansıdığını görüyoruz. Öyle ki son İdlib saldırısı nedeniyle BM ve NATO olağanüstü toplanırken, TBMM'nin normal takvimine göre açılacağı Salı günü İdlib'i görüşecek olması ve şehitler için ulusal yas bile ilan edilmemesi bile bu raporun bir parçası. Şehitlerin gelmesi normal karşılansın, şehitler için sözüm ona yaygara koparılmasın, TSK millî bir ordu görülmesin, millî kimliğini ötelesin ve böylelikle NATO için, küresel şebekeler için Suriye'de ve gerektiğinde başka coğrafyalarda çatışmalara taraf olsun. AKP iktidarının üzerindeki küresel ihale, bunu istiyor ve bu da Türk toplumuna en son bir "gülümseme" ile yansıdı.