İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği ile videokonferans sistemi üzerinden gerçekleştirdiği toplantıda, 'İzmir parası, İzmir bayrağı' ile ilgii söylediği sözlere iktidar partisi ve medyası öyle bir tepki gösterdi ki, büyük bir takdirle karşıladım.
Çünkü Türkiye'de özeleştiri, özellikle de siyaset alanında görmeye pek alışık olduğumuz bir durum değil. Öyle ki Soyer'i değil, aslında kendi zihniyetlerini eleştirdiler…
Sosyal medyada da tartışma konusu olan bu durum ile ilgili Soyer yaptığı açıklamada sözlerinin montaj hileleriyle çarpıtıldığını belirterek, "Hala anlamayanlar için hatırlatayım, ulusal sınırlar içinde vatan bir bütündür, kesinlikle bölünemez.
Ülkemizin başkenti Ankara, para birimi Türk Lirası, bağımsızlığının sembolü ise ay-yıldızlı al bayraktır.
Yönettikleri belediyelerin tabelalarından bizim gururla taşıdığımız "TC" ibaresini silme gafletini gösteren ve geçmişte paralel devlet organizasyonu için hatıra para bastıranlar, bizim vatan ve millet sevgimizi asla sorgulayamaz…" dedi.
Soyer tartışma konusu olan sözlerinde ise, 1800'lü yıllarda dünyada bayraklı kentler olduğundan ve İzmir'in de bunlardan biri olduğunu ifade ediyor. İzmir parası ile ilgili olarak ise, "Bahsettiğim konu ayrı bir para birimi değil, şehrimizdeki dayanışma ve beraberliği artırıcı bir gönüllülük sistemidir…" diyor.
Her ne kadar eyaleti kastetmiyor olsa da, Soyer'in İzmir bayrağı ve parası ile ilgili sözleri tehlikelidir. Zaten kendisi de eyalet tartışmalarına neden olur uyarısı ile bu düşüneceden vazgeçtiğini aynı videokonferansta belirtiyor… Ancak yine de, böyle hassas bir konuda sözlerinin çarpıtılabileceğini bilmesi ve ona göre konuşması gerekirdi.
Peki, iktidara ve iktidar medyasına ne oluyor? Diyelim ki Soyer gerçekten, hatta ortalama zeka sahibi herkesin anlayabileceği bir sadelik ve düzeyde İzmir'in ayrı bir eyalet olmasını istedi. AKP çizgisine uyumlu bir talep olmaz mıydı bu?
Her yerel seçimde, yerel iktidar ile genel iktidarın uyumlu olması gerektiğini vurgulayan AKP iktidarı değil mi? Alın size uyum!
Mesela, İstanbul Milletvekili Ravza Kavakçı başkanlığında bir heyet 2018 yılında Almanya'ya federal sistemi incelemeye gitmişti. Federal sistemi hakkında bilgi aldıkları Almanya'nın 16 eyaleti bulunuyor. Sorun ne? Soyer'in başka bir partinin rozetini taşıması mı?
Yine Erdoğan, 2019'da ABD'nin New York Times gazetesine yazdığı makalede, Suriye'nin kuzeyinde Kürtlerin çoğunlukta olduğu yerleri onlara bırakmak, bölgede eyalet oluşturmaya çalışmak anlamına gelen şu ifadeleri kullanmamış mıydı; "Suriye'nin kuzeyinde, nüfusunun çoğunluğu Kürt olarak yerlerde kurulacak yerel meclislerde Kürt toplumunun temsilcileri çoğunluğu oluşturacak; ancak diğer tüm kesimlerin adil bir şekilde siyasi temsil hakkından faydalanmaları sağlanacaktır. "
Suriye'de böyle bir yapının bir adım sonrası, Türkiye'den de "Kürtlerin çoğunlukta olduğu şehirlerin yönetimini Kürtlere bırakmasının" safasatası ile aynı modelin istenmesi olacaktır.
Dahası, 2013 yılında "Eyalet yapılanması süratle kalkınmayı getirir. Bu güçlenme alametidir." diyen de ve 16 Nisan 2017'deki anayasa referandumu ile bir gecede Türkiye'yi eyaletlere ayırma, federasyona geçirme yetkisine sahip olan da Erdoğan değil mi?
İktidar yakın medya, Tunç Soyer'i eyalet sistemi üzerinden yerden yere vuracağım derken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve AKP iktidarına da yüklenmiş oluyor…
Umarım fark ederler diyeceğim ama ne de olsa iktidara yakın medya! İktidarı yakacak hali yok ya. Benim eyaletçim iyi, seninki kötü…
Sözü Arslan Bulut'un "AKP, eyalet sistemine nasıl formatlandı?" yazısının son bölümü ile bitirelim; "AKP kurulmadan önce, 2 Temmuz 2001 tarihinde ABD'den gönderilen ve sonradan parti programı haline getirilen gizli belgede de 'Küreselleşmenin bir adı da şehirleşmedir. Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir.' denilmişti. Kısacası, AKP, kurulduğu günlerden hemen önce eyalet sistemine göre formatlanmıştı!"