Özeleştiri, itiraf, yoksa günah çıkarma mı demeliyiz bilmiyorum ama tüm Türkiye geçtiğimiz günlerde iki garip açıklamaya şahit oldu.
Cumhur İttifakı'nın iki ayrı kanadından gelen bu manidar açıklamalardan birisi, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye aitti. Ülkenin bekasının yanı sıra erken seçim noktasında da siyasi fetva makamı konumunda olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti teşkilatlarına gönderdiği genelgede, "Erken seçim söylemi ayıplı bir tuzaktır, kirli bir tertiptir, dibi uçurum olan bir tezgahtır." dedi.
Bahçeli sözlerinin devamında, erken seçim ile ilgili dolambaçlı yollardan zorlama yapanların demokrasi ve millet muhalifi çevrelerden başkası olmadığını da belirtti...
Bence asla hafife alınacak tespitler değil bunlar. Bir tecrübenin ürünü, yaşanmışlıktan çıkarılmış bir ders.
Aynı ifadeleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti lideri Meral Akşener, DEVA ve Gelecek Partisi'nin genel başkanları söylese, bu kadar dikkate değer olmazdı...
Çünkü 2002, 2015 ve 2018'de olmak üzere, üstelik son ikisinde iktidarda dahi olmamasına rağmen ülkeyi erken seçime götürmeyi başarabilmiş, bu anlamda 'alanında uzman' tabirini hak eden Devlet Bahçeli söyledi bu sözleri... Ve unutulmasın, her olay, görüntüsünden çok, oluşum aşaması ve gelişimi ile derin siyasi olguları sergiler.
Kim bilir, daha önce kendisinin isteğiyle gidilen erken seçimleri kastetmiyordur belki de bu değerlendirme ile. İradesi dışında birisi ya da birilerinin erken seçime önayak olma çabasını görüyordur da, onlara mesaj veriyordur...
İşin ironisi, satır arasından vermeye çalıştığım mesajı bir tarafa, gerek olsun ya da olmasın erken seçim nihayetinde millî iradeye başvurmaktır... Öyleyse tuzağı kuracak, tertibi, tezgâhı kuracak olandan kasıt millî irade olmuyor mu?
Gelelim ikinci garip açıklamaya... AKP Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısının ardından yaptığı açıklamada Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak için dikkate değer bir açıklama yaptı. Hatta övünmek gibi olmasın, öyle bir detay verdi ki bu satırların sahibi dışında görebilene de rastlamadım.
Çelik, Albayrak'ın 'damat' kimliğine atıf yapılarak eleştirilmesi ile ilgili, "Aile meselesini siyaset konusu yapmak bütün partilerin tabanındaki vatandaşlarımız tarafından ahlak dışı olarak nitelendirilmektedir." dedi.
Şimdi o detayı açıklıyorum; benim bu açıklamadan anladığım, Albayrak'ın üstünün çizildiğidir. Bu iddiamın içerisinde de kulislerden sızmış zerre bir bilgi yok!
"Hadi canım sen de, ne alakası var?" demeyin. Eğer bu açıklamanın da tıpkı Bahçeli'nin erken seçim açıklaması gibi, özeleştiri, tecrübe boyutu varsa, kesin Albayrak'ın üstünü çizdi bunlar... Bu ekonomik tablo ile işin buraya geleceği belliydi zaten...
Berat Albayrak özelinde düşünecek olursak, "Aile meselesini siyaset konusu" yapan kim? Albayrak'ı damat kontenjanından 'siyaset figürü' yapanlar değil mi? Cumhurbaşkanı'nın damadı olması dışında herhangi üstün bir meziyet ve başarısı şimdiye dek görülmemiş Albayrak'ı ekonominin dümenine geçirmek onu siyasete konu yapmak değil midir?
Mesela 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in çocuklarının, damatlarının siyaset konusu yapıldığını gören, duyan olmadı. Erdoğan'ın diğer damadı Selçuk Bayraktar mesela. Neden hiç siyaset konusu olmuyor da, Berat Albayrak siyaset konusu yapılıyor acaba? Çelik bu konuda da bizi aydınlatabilir mi?