Özgün siyaset ve beslenme siyaseti
Siyaset, ülkeye ve millete hizmet etme sanatı olduğu gibi, insanları ikna etme sürecidir. Siyasetin; kitleleri kendisinin iyiliğine, rakiplerinden üstünlüğüne ikna etmeyi başarabilen partilerin ve siyasetçilerin muktedir olduğu bir sahne olduğu gerçeği, özgün siyasetin önemini ortaya çıkarmaktadır.
Nedir özgün siyaset? Belli bir fikri paradigma çerçevesinde siyaset icra etmek mi? Eğer öyleyse bütün partilerin, varlık sebebi olan fikirleri dahilinde oluşan parti programlarından hareketle, özgün siyaset yaptığı söylenebilir. Oysa özgün siyaset, günümüzde sadece teoriden, yani partilerin programlarından ibaret. Pratikte ise, ''beslenme siyaseti'' icra ediliyor. İktidar karşısında muhalefet partileri, önlerindeki ilk seçimlere, sadece iktidarın yanlışları, hataları ve başarısızlıkları üzerinden hazırlanıyor. Bunlar üzerinden geliştirdikleri söylemler ve vaatlerle seçmenden oy istiyor.
İktidarda olan parti ya da partilerin herhangi bir alanda başarısız hatta ülkeye zarar veren politikaları üzerinden siyaset yapmak, elbette ki muhalefet partisi olmanın temel görevleri arasındadır. Atatürk, 1930'da Serbest Fırka'yı, ''muhalefet olmadan ülkenin durumunu nasıl anlayacağız'' düşüncesi ile kurdurmuştur. Ancak, bir siyasi parti sadece iktidarın verdiği malzemeler ve bu malzemelerin oluşturduğu vaatler ve projeler ile seçmenden oy istiyorsa, o parti sürekli bir muarıza muhtaçtır, o muarızının başarısızlıklarından beslenmektedir. Muarızı siyasi ömrünü tamamladığında, beslediği partide misyonunu tamamlamış hale gelir. Siyaset mezarlığı, bu gerçeğin idrakine varamayan ve kimisi bir zamanların parlak muktediri olan nice parti ile doludur.
Özgün siyaset ise, iktidarın başarısızlıklarından ve yanlışları üzerinden zafer elde etmekten ziyade, vatandaşın ''peki siz ne yapacaksınız'' sorusuna karşılık ortaya somut şeyler koyabilmektir. Daha ileri safhası, ülkede sorunsuz gibi görünen, hatta mevcut iktidarın en başarılı olduğu bir alan ile ilgili, toplumda ilgi uyandıracak fikirler ve projeler geliştirebilmektir. Özgün siyasi yapıların varlıklarını sürdürebilmek için muarıza ihtiyacı yoktur. Özgün siyaset, eğer doğru icra edilirse, muhalefet partisi olarak girdiğiniz bir seçimin sonucunda yeniden muhalefet kalsanız bile, oy oranınızı yukarı çeker. Bu da iktidarların kendilerini az ya da çok okumasına ve bazı yönlerde doğru bildiği yanlışlardan dönmesine vesile olur.
Peki özgün siyaseti uygulayabilmek için, bir partinin muhalefet konumunda mı olması gerekir? Özgün siyaset, muhalefette olduğu kadar iktidarda da icra edilebilir. Çok partili siyasi yaşama geçtiğimizden bu tarafa başa gelen iktidarlara bakalım. Parti programları ve seçimlerde verdikleri sözlere, iktidarlarında hangi parti ne kadar sadık kalmıştır? Bu soruya, yüzde yüz sadık kalmış bir parti göstererek cevap vermek imkânsız. Öyleyse özgün siyaseti iktidar zemininde uygulamak, seçmene sunulan parti programındaki hedefleri uygulamaya çalışmaktan geçer. Özgün siyaseti olan bir iktidar, iktidarda kalma projesi değil, ülkeye hizmet etme ve sorunları çözme projesi olduğunun bilincinde olan bir iktidardır. İktidarda kalmak için zikzaklar çizen bir iktidar, özgün olamaz!
Siyaset kurumu, beslenme siyasetinin mutlakhâkimiyeti yüzünden hizmet ve sorunları çözme yerinin aksine, sorun üretme merkezi halinde. Özgün siyaset, beslenme siyasetinin panzehridir. Siyaset, demokrasilerin vazgeçilmez unsurları olan partilerce özgün icra edildiğinde, siyasette kalite ve kapasite artar. Eğer bir ülkenin iktidarında, her ne pahasına olursa olsun, iktidarda kalmaya mecbur bir parti varsa, o parti beslenme siyasetine mahkûm haldedir. Ne demiştik; beslenme siyasetinin panzehri özgün siyasettir. İktidara giden yol, özgün siyasetten geçiyor. İster iktidarda ister muhalefette; özgün siyaseti başarabilmenin şifresi ise, bilimsel verilerle hareket etmek...