(ANKARA)- Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, TBMM'in yeni yasama yılı resepsiyonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile DEM Partililerin birlikte bulunduğu fotoğrafa dair görüşlerini paylaştı.
Okuyan, soL TV'deki Komünist Bakış programında Nevzat Evrim Önal'ın sorularını yanıtladı.
Çok konuşulan fotoğraf karesine ilişkin Okuyan, TBMM'nin yeni yasama yılı açılış resepsiyonundaki görüntüye ve biçimden ziyade içeriğe dikkat çekti. "Siyasette karşıtlarınızla oturur hatta el de sıkışırsınız" dedi. "Dönüp dolaşıp uzlaşıyorlar" diyerek asıl sorgulamanın fotoğrafın arka planı olması gerektiğini ifade etti. Okuyan, şöyle konuştu:
"Türkiye sağının fotoğrafı o, ne yapacaklardı? Orada geçici karşılıklar ortaya çıkıyor. Dönüp dolaşıp yan yana geldiklerindeyse o fotoğraflar veriliyor. DEM vekillerinin oradaki ifadeleri "Önümüzdeki dönemde bize de yer açıldı" duygusudur, asıl önemli olan da budur. Yıllarca dışlanmış, yöneticileri hapis yatmış bir siyasi partinin bu duygusu anlaşılabilir. Ancak bu durum Türkiye siyasetinin olası gelişmelerinden birine işaret ediyor. Burada samimiyet yok. Dostlukta da karşıtlıkta da. Birbirlerini sevemezler. AKP içi de şu anda böyle."
"Erdoğan çok güçlü olsa herkesi yanına toplamaz"
Geçmiş günlerde yayın hayatına başlayan "Ortaklaşa" dergisinde "sermaye içindeki kavganın çok şiddetlendiği" yönündeki yazısına atıfta bulunarak fotoğrafla bu tezin nasıl bağdaştırılabileceğine dair soruya şu şekilde yanıt verdi:
"O fotoğraf aslında tam da sermaye içi kavganın keskinleşmesinin ürünü. Çünkü çözüm arıyorlar. Halk devreye girmezse bu düzen içi çatışmalar halka karşı politikalarda çözüme bağlanır. Çözümsüz kalmaz. Dolayısıyla bir yandan şiddetli bir mücadele, bir yandan da çözüm arayışları var. Erdoğan çok güçlü olsa herkesi yanına toplamaz. Türkiye o fotoğraftaki siyasetçilerden ibaret değil."
AK Parti içindeki çatlaklarla ilgili, Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi'nin köşesinde yaptığı gaf ve Trump-Erdoğan görüşmesine dair değerlendirmelerde Okuyan, "Zayıflayan bir iktidar dışarıda da arayışa girer" dedi. Daha önceki "meşruiyet" tartışmasını Erdoğan'ın uluslararası meşruiyeti bağlamında ele almak gerektiğini vurguladı. Okuyan, Trump'ın Erdoğan'a kefil olduğuna dair açıklamalarda bulundu. Ayrıca, ABD'nin İsrail merkezli Ortadoğu planına ikna olduğunu ve AK Parti'nin Filistin direnişinden yana gibi görünüp aslında ABD yanlısı bir politika izlediğini belirtti.
Bu politikalar arasında İran karşıtlığı, Hizbullah'ın Lübnan'da etkisiz hale getirilmesi ve Suriye'nin İsrail'e sunulması gibi unsurları sıralayan Okuyan, İsrail ile ticaretin tepkiler nedeniyle dolaylı olarak devam ettiğini ifade etti. Okuyan, Azerbaycan petrolünün Türkiye üzerinden İsrail'e gittiğini iddia etti.
"Filistin'e yavaş yavaş ağırlık kazanan tarafı daha işbirlikçi ve uzlaşmacı"
Hamas'ın ikna edilmesi konusunun örgütün radikal kanadının tasfiyesiyle kolaylaştığını belirten Okuyan, "Filistin'e yavaş yavaş ağırlık kazanan tarafı daha işbirlikçi ve uzlaşmacı. Abbas yönetimine de yakın karakterlerden oluşuyor" dedi.
Okuyan, İsrail'in Katar'da Hamas toplantısından başka tüm suikastlerinde başarılı olduğunu ve amacının gözdağı vermek olabileceğini dile getirdi. Türkiye, Mısır ve Katar'ın, Hamas üzerindeki etkili aktörler olduğunu belirten Okuyan, müzakerelerde Türkiye'nin de bir baskı unsuru olabileceğini ve bunun Trump'ın talep ettiği bir durum olduğunu ifade etti.
Suriye'deki Kürt bölgesinin tamamının HTŞ lideri Şara'ya boyun eğmesinin mümkün olmadığını, bu konuda bir ara çözüm üzerinde çalışıldığını anlatan Okuyan, bu tablodan barış çıkmasının zorluğuna dikkat çekti.
"Trump'ın kendi planına İngiliz devletinin önemli isimlerinden Blair'i önermesi çok önemli bir şey"
Trump'ın Gazze planına İslamcı kesimden gelen eleştiriler olduğunu ifade eden Okuyan, burada "katliamlar duracak" algısıyla ikna edilmeye çalışıldığını kaydetti. Planı eleştirenlerin de bu yönde bastırılmaya çalışıldığını dile getiren Okuyan, "Filistinliler ölmeye devam etsin diyebilir miyiz? Ancak buna karar verecek olan Filistinlilerdir. Buna plana direnmeye devam eden kesimler de olacaktır. Hamas'ın silahsızlandırılması söz konusu, Filistinlilerin direnme hakkı elinden alınıyor. Peki İsrail'e nasıl güveneceğiz? Ayrıca bir sömürgecilik yerleştirilmesi isteniyor. Planın İsrail'le ilgili kısmıyla belirsiz. Filistinlilerin önemli bir bölümünün sürülmesiyle sonuçlanacak. Şimdi İran'a tekrar saldıracaklar. Yani çok önemli bir gelişme olmazsa ve İran çok onursuz bir teslimiyet içerisine girmezse İran'a saldırılacak ve Türkiye de rol alacak. Trump'ın kendi planına İngiliz devletinin önemli isimlerinden Blair'i önermesi çok önemli bir şey" şeklinde konuştu.
"CHP olmadan hiçbir burjuva iktidarı Türkiye'yi yönetemez"
Uzun süredir bir yönetme krizinden söz ettiklerini vurgulayan Okuyan, şunları ekledi:
"Erdoğan'ın yeniden seçilmesi, bu sıkışmanın aşılmasını gerektiriyor. Yani sıkışma aşılmazsa Erdoğan yeniden seçilemez. Ancak CHP olmadan bu sistem yürümez. CHP olmadan hiçbir burjuva iktidarı Türkiye'yi yönetemez. Dolayısıyla "CHP'yi bu süreçlere nasıl bağlayacaklar" sorusu ciddi bir kavga konusu. CHP'nin bugün DEM'le AKP arasına girmemesi gerektiğini hatta oraya dahil olması gerektiğini kim söyledi; İmamoğlu. Muhalefetle kavga etmeyelim dedi. AKP'de bir kesim, "CHP'yi dağıtalım" diyor. Böyle yaparsa yönetme krizinden katmerlenir. Öte yandan meselenin Suriye, İsrail gibi boyutları da var. Türkiye bugün 3-4 yıl önce söylenmesi zor bir noktaya, "İsrail'le anlaşmamız lazım" noktasına geldi. Bu tıkanmayı aşmak için de İsrail ve ABD'li anlaşmaya çalışıyorlar. CHP bu çizgiyi eleştirmeye başladı. Fakat Amerikancılıkta uzlaşıyorlar."
"Türkiye seçimsiz yönetilemez"
"Sermaye siyasetinin bu kadar halktan kopmasına bir olanak, çıkış var mı" sorusu üzerine TKP Genel Sekreteri Okuyan, "Halktan uzaklaşma aslında sermaye düzeninin tüm dünyada başına gelen bir olgu. Türkiye'de bu şu anda söylenmesi halinde ancak bunun ne zaman başka bir hal alacağını bilemezsin. Bu açıdan Türkiye bence bir eşikte gidiyor. Halkın elinde kıymetli olarak sadece seçimler kaldı. AKP bugün bunu da elinden almaya kalktı. Türkiye seçimsiz yönetilemez, o yüzden çözülemiyor krizler. Sermaye halkı umursamadan yoluna devam etmenin bedelini ödeyecek" yanıtını verdi.
