Ülke genelinde süren barınma krizi devam ediyor. Banka kredilerinde yüksek faiz oranları etkisini sürdürürken, fiyatların düşmesini bekleyenler için ekonomist Mahfi Eğilmez'den haber geldi.
Barınma krizi Türkiye'de devam ederken, ev sahipleri ile kiracılar arasındaki gerilim de artıyor. Birçok kiracı, ev sahibi olma hayaliyle banka kredilerine başvuruyor. Uzun süredir ev almak isteyenler için iyi haber geldi.
Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Mahfi Eğilmez, Türkiye'nin Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) rakamının 26.3 trilyon TL olduğunu belirtti. Bu rakamın TÜİK tarafından kabul edilen döviz kuru üzerinden 1 trilyon 119 milyar dolara denk geldiğini aktardı.
Son faiz kararının ardından piyasalarda hareketlilik yaşanırken, ekonomist Mahfi Eğilmez'in borsa ve konut piyasalarındaki gelişmelere dair yazısı yeniden gündeme geldi.
Mart ayında açıklanan ekonomik göstergeler arasında büyüme oranı ve turizmdeki olumlu gelişmeleri vurgulayan Dr. Eğilmez, 2023 büyüme oranının %4,5 olarak açıklanmasını olumlu karşıladığını söyledi. Ayrıca, Türkiye'nin %67'lik enflasyon oranı ile Arjantin ve Lübnan'ın ardından üçüncü sırada yer aldığını dile getirdi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın faizleri beklenmedik şekilde 500 baz puan artırması sonrasında ekonomist Mahfi Eğilmez, sosyal medya hesabından bu kararın doğru olduğunu belirtti.
Eğilmez, "Merkez Bankası'nın yükselen enflasyonu kontrol edebilmek için faizleri artırması gerekli bir adım. Ancak maliye politikasının gevşek kalması ve yapısal reformların uygulanmaması durumunda bu artışın etkisi sınırlı olacaktır" ifadelerini kullandı.
Borsa ve konut sektörünün geleceği hakkında değerlendirmelerde bulunan Eğilmez, "Faiz oranları enflasyon seviyesine yükseldiğinde, borsadaki hisse senetleri ve gayrimenkul fiyatları, eski rekorlarını koruyamayabilir ve hatta değer kaybedebilir" şeklinde uyarıda bulundu.
Mahfi Eğilmez, yazısında şu değerlendirmelerde bulundu:
Bu ekonomik politika şimdilik tüketim ağırlıklı büyümeye ve istihdama katkı sağlasa da başta gayrimenkul ve borsa alanlarında balonlar oluşmasına neden oluyor.
Bu ortamda ‘borsa rekor seviyelere ulaşıyor, demek ki ekonomi iyi gidiyor’ demek yanıltıcı olabilir. Bir gün faiz enflasyon seviyesine çıkarılmak zorunda kalındığında, borsadaki hisse değerleri ve gayrimenkul fiyatları büyük düşüşler yaşayabilir.
Eğilmez, son açıklanan yüzde 67'lik enflasyon oranıyla Türkiye'nin, yüzde 254'lük Arjantin ve yüzde 177'lik Lübnan'ın ardından üçüncü sırada yer aldığını ifade etti. Enflasyonun kontrol altında olmadığını belirten Eğilmez, "Vatandaş, enflasyonla ciddi bir mücadele olmadığını görünce iç tüketimini azaltmıyor. Kredi kartı taksitlerini sınırlamak yeterli olmuyor. Maliye politikası gevşek kalıyorsa ve para politikasında yarı sıkılık varsa bunu önleyemezsiniz. Bu da fiyatların artmasına neden oluyor ve sarmal devam ediyor" ifadelerini kullandı.
Eğilmez, geçen yıl 143 milyar lira olan bütçe açığının bu yıl 151 milyar liraya ulaştığına dikkat çekti. "Ocak ve Şubat aylarında nakit açığı 405 milyar liraya yükseldi. Bu, bütçeyi zorluyor. Türkiye'nin ilk üç aylık dönemde toplam 483 milyar dolar dış borcu var ve 37.5 milyar dolarlık cari açık var. İhracatta 500 milyon dolarlık bir artış olsa da ithalatta 7.6 milyar dolarlık bir düşüş yaşandı. Bunun yaklaşık 4 milyar doları altın ithalatındaki azalmadan kaynaklanıyor. Böylece Ocak ayında cari açıkta 7.8 milyar dolarlık bir düşüş yaşandı" dedi.
Enflasyonla mücadele için farklı yöntemlerin denenmesi gerektiğini belirten Eğilmez, enflasyonu takip etmenin en kötü seçenek olduğunu vurguladı. Eğilmez, "Merkez Bankası, faizi yüzde 45 yerine bir anda yüzde 75'e çıkararak sistemi sarsabilir ve böylece enflasyonun önüne geçerek önemli bir etki yaratabilir. Bu tarz farklı yöntemler denenebilir" önerisinde bulundu.
