Son günlerde Kemal Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme" meselesi üzerine çok sorular alıyorum...

Galiba gazetecilik sınırlarının biraz dışına çıkıp, siyaset biliminin penceresinden bakmak gerekiyor bu mevzuya...

Bilenler bilir; MHP'deki değişim sürecinde ısrarla, "Türkiye'deki olağan siyasi paradigmayı değiştirecek tek şey olağanüstü MHP kurultayıdır" diye vurgulamıştım...

Ne kadar haklı olduğum, Cumhur İttifakı'nın varlığı ile ortadadır diye düşünüyorum...

Kılıçdaroğlu'nun derdi de bu aslında. Paradigma dönüşümü...

Bunu CHP'nin başına geçtiği ilk zamanlardan beri yapmaya çalışıyor ama son dönemdeki hamlelerinde kod farkı var...

Evet, Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme" listesindekiler tartışılır!

Kendi adıma konuşayım; o listede hedefe konulanlar arasında her yerde, her şartta savunacağım isimler ve süreçler var.

O listede asla hakkımı helal etmeyeceklerim de var...

Ama teoride Kılıçdaroğlu doğru bir hamle yapıyor. Yerlerde sürünen ekonominin etkisi ile iktidara inancını kaybeden ama kafasında soru işaretleri olan sağ, muhafazakâr seçmene açılıyor...

CHP ve sol siyaset üzerindeki önyargıları kaldırmaya, sağ siyasetin sokaklarında örülen duvarları, muhafazakâr halet-i ruhiyedeki tabuları yıkmaya çalışıyor...

"Bizden korkmayın, rahat olun" mesajı veriyor...

Ve bu açılımların bir şeyin adımları olduğu çok belli. İnce ince bir yolun taşları döşeniyor sanki...

Hani "Geliyor gelmekte olan" diye sık sık söylüyor ya CHP lideri...

Bence Cumhurbaşkanlığı adaylığına zemin hazırlıyor...

Ekonomik açıdan şartları AKP şartları olgunlaştırırken, o da hassasiyetler, değerler üzerinden "ezber bozup" zemini elverişli hale getiriyor...

Elbette siyaset dinamik bir süreçtir ve rahmetli Süleyman Demirel'in dediği gibi; "Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir..."

Kılıçdaroğlu'nu bu düşüncesinden vazgeçirecek gelişmeler yaşanabilir... Gözlemlersek onu yazarız...

Lakin şu an gün gibi ortada; adaylığa hazırlanıyor ve bence bunu CHP'de bile çok az kişi biliyor...