Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adli Yıl Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı katleden terör örgütü mensuplarına destek için açlık grevine giden avukatları bu kararlarından vazgeçirmek için, devletin üzerine düşeni yaptığını belirtti ve  "Diğer kurumlarda terör örgütleriyle böylesine içli-dışlı olan kişiler nasıl mesleklerinden men edilebiliyorsa, avukatlar için de böyle bir yöntemin gerekip gerekmediği tartışılmalıdır." dedi.

Erdoğan sözlerinin devamında ise, "Hakimin, savcının, polisin, askerin yapamadığını, kamusal bir vazife icra eden avukat da yapmamalıdır." şeklinde konuştu.

Erdoğan'ın bu sözlerinde haklılık payı yok mu? Var. Hem de fazlasıyla var. Peki benim şu diyeceklerimde haklılık payı yok mu, ona da siz karar verin…

Uzun uzun örneklerle anlatmaya gerek yok. Dün FETÖ ile içli-dışlı olan hangi siyasi partiydi?

Bölücübaşı Öcalan, PKK ve onun TBMM uzantısı HDP ile çözüm ortaklığı yapan hangi siyasi partiydi?

HDP'liler MGK kararı ile Kandil'e gönderildi bu memlekette.

Çözüm Süreci buzdolabına kaldırıldı ama teröristbaşı Öcalan'ın posterinin, PKK'nın sözde bayrağını taşımanın suç olmaktan çıkarılması, Andımız'ın kaldırılması, halen o sürecin bir eseri olarak geçerliliğini koruyor…

İktidar, İstanbul Barosu'na açlık grevinde ölen Avukat Ebru Timtik'in posterinin asılmasına tepki gösterdi ama oraya Öcalan'ın posteri asılsaydı, ne tepki verecekti? Suç olmaktan kendilerinin çıkardığı bir fiili mi eleştirieceklerdi?

Tamam! Hakimin, savcının, polisin, askerin yapamadığını, avukat da yapmasın, yapamasın da, siyasetçiler yapsın mı?

Terör örgütleri ile dirsek temasında bulunma, kontak kurma en çok siyaset alanında yaşanmıyor mu? Seçilmiş olmak, böyle bir hak veriyor mu siyasilere?

Eğer STK'lar, meslek kuruluşları terör örgütlerinin arka bahçesi, propaganda aracı, yasadışı faaliyetlerinin kılıfı olarak kullanılmaktan kurtarılacaksa, bunun yolu siyasetten geçer!

Önce siyaset kurumu, siyasetçiler bu konuda samimiyet gösterecek.

Öyle bir düzenleme yapacaksınız ki, sırtını terör örgütüne yaslamış, varlığını çağdışı bir etnisite siyasetine endekslenmiş HDP gibi partiler vücut bulamayacak!

Öyle bir düzenleme yapacaksınız ki, PKK hamisi Barzani ile içli-dışlı olmanın, FETÖ ve PKK'ya altın dönemini yaşatmanın bedelini ödeteceksiniz, ilgili partiye!

Bir ülkede siyasetin konumu, etkisi, gömleğin ilk düğmesi gibi değil midir?

O düğmenin doğru iliklenmesi için, gelin geçmişte FETÖ ile içli-dışlı olan isimleri partinizden ihraç edin.

Gelin PKK'ya, bölücübaşına methiyeler düzenleri, PKK'yı terör örgütü olarak görmeyen mensuplarınızı ihraç edin.

Ama ne yazık ki, böyle bir ihtimal yok… Çünkü FETÖ ile teması bulunmuş, PKK için adeta "barış derneği" propagandası yapmış isimler siyasetten men edilmeye kalkılsa, AKP'den geriye ne kalır ki…