Erdoğan hangi Şehitler Tepesi'nden bahsediyor?
"Şehitler tepesi boş değil, Toprağını kahramanlar bekliyor! Ve bir bayrak dalgalanmak için; Rüzgar bekliyor!" diyordu, büyük şairimiz Arif Nihat Asya... Asya'nın bu şiiri, her vatan evladına, vatan toprağına bağlılık ve sevgi duygularını aşılayan çok güzel bir şiirdir. Ancak, İdlib'de Türk askerini cihatçı-selefi terör örgütlerine kalkan yapanlar, Türk askerinin şehit edilmesindeki kusurlarını edebiyat ile kapatma açısından ilham alıyor bu şiirden...
Malum, Arif Nihat Asya, "Bayrak Şairimiz" olarak da anılır. Zira, yıllarca okullarda okutulan ve AKP iktidarı döneminde çözüm süreci nedeniyle Millî Eğitim müfredatından çıkarılan meşhur Bayrak şiiri kendisine aittir. Bir başka büyük şairimiz Hüseyin Nihal Atsız da, "Şehitlerden elli milyon bekçisi olan, aşılmaz bir kaledir bu vatan" diyordu. Asya'nın da, Atsız'ın da kastettiği, vatanı kaybetmemek için sürekli şehitler verilmesi değil, verilmiş olan şehitlerin manevi varlığı üzerineydi...
Hatırlayın; çözüm süreci ile PKK terör örgütüne altın dönemini yaşatan, alan ve hâkimiyet kazandıran AKP iktidarı, Arif Nihat Asya'nın Bayrak şiirini sürecin ruhuna uygun bulmadığından yasaklarken, PKK ile çözüm ittifakını da "Analar ağlamasın" söylemi ile savunuyordu. Şimdi ise aynı iktidar, İdlib'de verdiğimiz şehitlerimizin acısını yaşayan analara ve bütün bir topluma "Şehitler Tepesi boş kalmayacak" diyor. Zat-i alilerinin bir ara eski Türkiye ile kendilerinin Türkiye'si arasındaki farkı anlatırken sıkça söylediği ve seçim şarkısına dönüştürdüğü söylemi gibi; "Nerdeeeen nereye..."
Tekrar dönelim Asya'nın şiirine. Ne diyordu; "Şehitler tepesi boş değil, Toprağını kahramanlar bekliyor!" Sahi, Bayrak şairimizin kahraman şehitlerin beklediğini söylediği toprak neresiydi? Edirne'den Kars'a diye tabir ettiğimiz coğrafyadan mı ibaretti? Yine mevcut iktidar döneminde tek kurşun atmadan Yunanistan'a terk edilen, Ege'deki 18 adamız, tek kurşun atmadan çekildiğimiz Süleyman Şah Türbesi'nin bulunduğu alan, dahil değil miydi Asya'nın şiirindeki toprağa?
Garip ki, 18 ada ve Süleyman Şah Türbesi için boş kalmasında sakınca görülmeyen şehitler tepesi, şimdilerde hiçbir ulusal çıkarımızın olmadığı İdlib için dolduruluyor. Türk askeri, iktidarın ihvan sevdasını temeline koyduğu yanlış Suriye, yanlış İdlib politikası yüzünden şehit oluyor. Şehitler, elbette bizim şehitlerimiz. Ancak ihvan sevdası, ABD'nin özerk Sünni İdlib kurma planı ile birleşen ve İdlib'de ABD'nin haritasını oluşturmak için asker bulunduran iktidar, şehitler tepesinin boş kalmaması gerektiğini bu sebeple söylüyor, bunu da işin içinde millî bir amaç varmış gibi kullanıyor...
Erdoğan'ın, "Şehitler tepesi boş kalmayacak dedim, diyorum ve diyeceğim" ifadesini kullandığı gün yayınlanan Resmî Gazete'de kendi imzasının yer aldığı karara göre, 11 ilde toplamda tam 14 milyon 92 bin 800 metrekarelik alan "yayla alanı" olmaktan çıkarıldı. Ocak ayında ise, Cumhurbaşkanlığı kararı ile İzmir'in Çeşme ve Urla kıyılarındaki 511 arazinin acele kamulaştırılmasına karar verildi. Ardından ise Suudi Arabistan merkezli bir şirketin "Kanal Çeşme" projesinin olduğu ortaya çıkmıştı. AKP iktidarı hem ranta dayalı ekonomi politikaları hem de üzerindeki küresel ihale nedeniyle iktisadi kazanımlarımızın yanında doğal alanları, doğal kaynakları da kimliksiz sermayeye sattı. Türkiye İdlib ile meşgul edilirken de, şehitler tepesindekilerin uğruna can verdiği vatanın peşkeşi sürüyor. Öyleyse, Erdoğan'ın bahsettiği şehitler tepesi ile Arif Nihat Asya'nın bahsettiği aynı olabilir mi?