Ekonomi tıkırında
Ekonomi tıkırında
Ekonomi tıkırında
Kime gitti bu kârlar
Aman kimse sormasın
Kim kazandı bu işten
Şşşt
Aman kimse duymasın
Ekonomi tıkırında
Ekonomi tıkırında
Oyna vatandaş oyna
Ekonomi tıkırında
Ekonomi tıkırında
Kriz var kriz var
Bunalım var
Diye sesleniyordu sahnelerden usta sanatçı Timur Selçuk...
Bu gidişle muhtemelen bu şarkı da yasaklı şarkılar listesine alınır, yayınlayan radyo televizyon kapatılır, You Tube'a erişim engellenir...
Sansür böyledir. İstibdat zamanında da yasaklı kelimeler ayıklanır ve gazeteler sansür yüzünden kel kel çıkardı, burun demenin bile yasak olduğu söylenirdi.
Irak'ta Saddam devri iktidarında vatandaşlar konuşurken Saddam'ın adını ağızlarına almaz, bir gören duyan olur, yanlış anlar diye korkarak "amca" derlerdi.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Ordu Ticaret ve Sanayi Odası tarafından Ordu Kültür Sanat Merkezi'nde (OSKM) düzenlenen toplantıda iş dünyası temsilcileri ile bir araya gelmişti.
Burada yaptığı konuşmada, ekonominin kötüye gittiğini belirten ekonomist ve akademisyenleri hedef alan Albayrak, "Birileri çıkacak, isimlerinin başında ekonomist, profesör yazan ama bu ülkeye zarar vermeye çalışan, nereye hizmet etmeye çalıştığı, hangi tabloları çizerek, milleti korkutmaya, Türkiye aleyhinde bir algı oluşturmaya çalışan bu kişilerin, terör eylemlerinde gördüğümüz ekipten farkı yok." demişti.
Geçenlerde de Sabah Gazetesinde yazan Dilek Güngör ekonomi hakkında iktidarın beğenmediği yorumları yapanlara yönelik cezai işlem yapılmasını savunan "yalancı çobanlar yandı" başlığı ile bir makale kaleme alarak bu düşünceye dair bir işaret fişeği ateşlemişti zaten.
Oysa Demokratik ülkelerde insanlar fikir ve düşüncelerini ifade etme özgürlüğüne sahiptir ve bundan dolayı herhangi bir kısıtlama ya da cezai yaptırım getirilemez, getirilmesi düşünülemez bile.
Bir zamanlar, gençliğimizde çok şöhretli bir lider, Uganda Diktatörü İdi Amin vardı. Ona atfedilen "ifade özgürlüğü var ama ifade ettikten sonra olacakları garanti edemem" sözü ibretliktir, insan haklarına, hukuka ve demokrasiye saygısı olan her siyasetçi onu hatırlatacak iş ve eylemler yapmaktan özenle kaçınmalıdır.
Gelelim ekonomi yorumlarına ve ekonomiyi manüple etme, spekülasyon yapma girişimlerine. Ben bu konuda birkaç söz söylemek istiyorum. Ekonomik kararların yahut da ekonomiyi etkileyecek kararların şeffaflıktan uzak kapalı kapılar arkasında sen, ben, bizim oğlan alındığı ekonomilerde muhakkak ki "insider trading" Türkçesi ile "İçeriden öğrenenlerin ticareti" ve bu şekilde haksız kazanç elde etme çok yaygın bir suçtur. Bu suç ağır bir cezaya konu olsa dahi genellikle maalesef somut delil bulunup, ispatlanması çok zordur.
Geçmişte de bu konuda bir çok haber ya da duyum ortaya atılmıştır.
Bu ülkede devalüasyondan hemen önce kişisel birikimini dövize çeviren ve bazı bankalara Merkez Bankası'ndan eski kur ile döviz satan Merkez Bankası Başkanları görmedik mi?
Bu ülkede devalüasyondan hemen önce döviz stoklayan Başbakan eşleri görmedik mi?
3. Havalimanı yeri belirlenmeden hemen önce o coğrafyada ucuza arazi kapatan yandaş müteahhitler olmadı mı?
Terörist papaz denilen rahibin serbest bırakılacağını önceden bilen biri yüksek kurdan dövizini bozdurup düşük kurdan geri alarak döviz bazında fahiş bir kazanç elde edemez miydi?
Ben yüksek faize karşıyım diyerek siyaset yapan birinin Merkez Bankası faizlerini %8'den% 24'e çıkaracağını biri hayal edebilse ciddi para kazanmaz mıydı?
Ekonomi yönetimi tutturulamayan hedefler ortaya koyarak ekonominin aktörlerine ve ülke ekonomisine zarar veriyorsa ekonomi yorumcularını cezalandırmaya kalkmak yerine halkı yanlış bilgilendiren yanlış yönlendiren ekonomi yönetimini cezalandırmak gerekmez mi?
Demokrasilerde işin doğrusu ceza değildir. Doğru olan yanlış ekonomik yorumlar yapan siyasetçiyi seçmemek, yanlış ekonomik yorumlar yapan yazarı okumamaktır. Bu ceza onlara yeter de artar bile. Elbette "İçeriden öğrenenlerin ticareti" bir suçtur ve bunu yapanlar yasalar önünde hesap vermelidir.