Çay deyip geçmeyin
Açık,
Demli,
Şekerli,
Şekersiz çaylar!..
Çaylarrrr!..
*
Hepsinin de içinde ayrı ayrı tatlar var,
Anılar var, her yudumda içene hatırlatılan,
Dostluk var, her yudumunda arar olunan dostluklar.
*
Kahvenin hatırı varsa, çayın kırmızı rengi var.
Keyif veren yanı,
İnsanı mutlandıran tarafı,
Arada bir hüzünlendiren yanı da var hani.
Ve hepsini de -ne hikmetse ve nasıl oluyorsa,- o çay; kan kırmızılığı içerisinde ve birkaç yudumunun sonrasında, insanı kendine getiriyor, biliyor musunuz?
Ben bilmiyordum ya, daha yakınlarda öğrendim.
*
Hele de iyi bir ocakçının elinden çıkmışsa,
Kararında demse,
Hele de içinden gelip de ikram edilmişse o çay, daha bir anlamlıdır.
Kahvenin kırk yıl hatırı vardır ya, ben çayın hatırının yıllarla kıyaslanabileceğini hiç düşünemiyorum.
*
Kadın olsun erkek olsun,
Genç olsun yaşlı olsun,
Çay denilince akan sular durur.
Durmaz mı hiç!?
Meğer onun ne çok müptelası varmış.
Bir bardak demli çay, insanın demine dokunduğunda dünyalar onun olurmuş.
Bunu bilenler bilir!
Çayı bilmeyenler,
Çayın tadını alamayanlar, çayın kıymetini nereden bilsinler ki!?
*
Dostun kıymetini dost bilir.
Niye?
Dost, dostla haşır-neşir olalı beri, bir bütün olmayı başarmışlardır da ondan.
Birbirini sahiplenmişler,
Birbirine güç olmuşlardır da ondan dost olmuşlardır.
Ondan 'DOST' denilmiştir, herkesin diline pelesenk ettiği, ancak çok azının birlikte yaşadığı dostluğu.
*
Dünlerin en muteber içeceğiydi çay.
En sıcağından da olsa demin kıvamı, suyunun tavı ile birleşince ağzı bile yakmayan çay...
Dem ile kıvam, izin vermez ki ağzın yanmasına...
Çayın bir yudumu, ağızdan akar gider, sessiz sedasız, bedenin içinde nerelere gidecekse...
*
Çay, insanın içini ısıtan,
İçini ısıttıkça hayallere doğru yolculuk yaptıran,
Her yudumunda farklı tat veren, durdukça demlenen, içtikçe insana keyif veren bir şey...
Ancak ne var ki çay, yüzlerce yıldan bu yana, hep taze dem bir şekilde, bir numarada yerini koruyor.
*
Neden?
Sıcak da ondan...
Cana sıcak geliyor.
Kana sıcak geliyor,
İnsana sıcaklığını veriyor da ondan.
Çay iki sevgili arasında muhteşem bir bağ.
Hele de kışsa mevsim.
Hele de mevsimi gibi soğuksa günler,
Hele de bir çay ocağına, ya da bir kahvehaneye yolun düşmüşse, ilk işi çay istemek olur insanın.
*
Olmaz mı hiç!?
Canın çayı çeker, çay cana gitmek için bütün sıcaklığı ile o bardağın içinde sabırsızlanıp durur.
Durgunlaşır; "Al bir yudum benden" der, içenine.
"Ben, her derde dermanım be kardeşim!
Baş ağrısına ,
Dalgınlığa,
Yorgunluğa,
Yalnızlığa hep iyi gelirim, hep sıcak yaklaşırım ben." deyip, bağırır durur da anlayan anlar onu, anlamayansa...
Boş verin anlamasın!..
*
Ne yalan söyleyeyim çayı sevmeyenler,
"Çay içmem" diyenler,
Ya çayın nasıl bir şey olduğunu bilmiyorlardır, ya da birisi onlara çayı anlatamamış, çay ile tanışmak için aracı olmamıştır.
*
Ne var ki burada ben de kızıyorum kendime.
Yıllardır etrafımda olup da bana kırmızı sıcak suyun renksiz buharını gözümün önünden burnumun deliklerinin içine girercesine; "Hadi artık fark et beni" dediğinde, yıllarca duymamışım ben onu.
Anlayamamışım...
Çayı bilmiyorsa bir insan,
Bir insan çay içmiyorsa, bence bir eksik yanı vardır mutlaka?
Eksiklik nerededir bilemem, ama vardır işte.
*
Düşünmekte zorlanır,
Anlamakta zorlanır,
Hatta konuşmakta zorlanır, o bir bardak demli ya da açık...
Şekerli ya da şekersiz...
Limonlu ya da sade, hangisini tercih ederse etsin, bir bardağın ilk yudumundan itibaren şifa olarak insanın bütün hücrelerine kadar ilerler.
*
Ardık o bedende yolunu bulmuştur bile.
Bundan sonrasında, onun kimseden izin alacak yanı yoktur.
Onun derdi, bir yudumla, alt dudağın üstüne kondurulmuş, içinde kendisinin bulunduğu ve bardağını ısıttığı o cam eşyadan, hafifçe boğaza doğru akıp gidince, onun özgürlüğü tam da o andan itibaren başlamıştır.
Ben nereden bilebilirdim ki çayın insan yaşamında bu kadar etkili olabileceğini.
Bilemezdim. Çay yâri beraberinde getirene kadar.
Ben, yâri sevmiştim ya çaydan önce, yar, çayı sevince benden önce, ben de sevdim.
Hem yâri sevdim, hem çayı.
İyi ki de öyle olmuş.
*
Elbette çay deyip geçmeyin.
Hafife almayın çayı!
Hem çaya dair başka ne diyeyim ki!?
Kahvaltıdaysanız,
Ya da bir kahvehanede,
Ya da bir dostun evinde misafirlikteyseniz çay mutlaka demlensin.
Sonrasını çaya bırakın.
O size, içinde neler olduğunu sessiz, sakin, sizi hiç üzmeden, anlatacaktır ki; anlatılması sahiden çok güç.
Yaşanması gerekir, hem de demli demli...
Sıcak sıcak buluşmak gerekir onunla,
*
Nerede olursa olsun çay, gider, çay çekilir biliyor musunuz?
Yeter ki siz ona gidin,
Yeter ki siz onu fark edin.
Bugünkü pazarınız, göz alıca bir çay tadında olsun!..
Daha ne olsun?