Türkiye ekonomisi krizle boğuşurken, enflasyondaki artışın yanı sıra Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in açıkladığı tasarruf önlemleri, memurlar üzerinde yeni yükler getirdi. Ekonomistler, önlemleri olumsuz bir bakış açısıyla karşıladı.
Türkiye ekonomisi krizle boğuşurken, enflasyondaki artışın yanı sıra Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in açıkladığı tasarruf önlemleri, memurlar üzerinde yeni yükler getirdi. Ekonomistler, önlemleri olumsuz bir bakış açısıyla karşıladı.
Diğer yandan, yeni vergiler gelmemiş olsa da dolaylı vergiler toplum genelinde bir yük haline geldi. Adil bir vergi politikası talebi ise giderek yükseliyor.
Gelir uçurumunun giderek kötüleştiği bir dönemde servet vergisi getirilmeli mi? Gazete Duvar’dan Mühdan Sağlam’ın sorularını yanıtlayan, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mali Hukuk Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Batı önemli açıklamalarda bulundu.
“TÜRKİYE’DEKİ BİRÇOK ZENGİN GAYRİMENKUL ZENGİNİ”
“Türkiye’de bir servet vergisi getirilmeli mi?” sorusuna yanıt veren Batı, şu şekilde konuştu:
“İlk olarak, servetten ne anladığımızı tanımlamamız gerekiyor. Servet, bir kişinin sahip olduğu nakit, bankadaki para, gayrimenkul, arsa, arazi, şu ana kadar kazandığı paralar veya müstakbel alacakları kapsayabilir.
Dünya genelindeki uygulamalara bakıldığında genellikle bankadaki nakit varlıklar üzerinden vergilendirme yapıldığı, devlet tahvilleri, hisse senetleri veya gayrimenkullerin bu vergilendirmeye dahil edilmediği görülüyor.
Türkiye'de ise özellikle gayrimenkullerin bu sürece dahil edilmesi gerektiği, çünkü Türkiye'deki zenginlerin birçoğunun gayrimenkul zengini olduğu biliniyor. Dolayısıyla, sadece banka mevduatları üzerine odaklanmak yerine, servet kavramını genişletmek gerekiyor.
Servet vergisi ne zaman gelmeli tartışmalarında en yaygın endişelerden biri vergiye tabi tutulacak olan servetin, yani bankadaki paraların kaçırılacağı yönündedir. Ancak gayrimenkuller de kaçabilir mi?
Bu nedenle, servet tanımını genişleterek sadece banka mevduatını değil, gayrimenkulleri de vergiye tabi tutmamız gerekiyor. Dünya genelinde özellikle Rusya, İsveç gibi ülkeler bankadaki mevduatı vergilendirmeye başlamış durumda.
“SERVET VERGİSİ AMAÇSIZ HARCAMALARI FİNANSE ETMEK İÇİN…”
Türkiye'de servet vergisi olmalı mı sorusuna gelirsek, kesinlikle evet, olmalıdır. Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun 13/g maddesi "Belirli gelirlerin belirli giderlere tahsis edilmemesi esastır." ilkesini içerir, yani "ademi tahsis" kuralı gereği, bir verginin belirli bir amaç için konulması durumunda, bu amaç için harcanamaz.
Bu çerçevede, servet vergisi getirilmesi gerektiğini savunurken şu soruya yanıt vermemiz gerekiyor: Servet vergisini neden getireceğiz, 2,7 trilyonluk bütçe açığını kapatmak için mi?
Peki, bu açıkta ortaya çıkan harcamaları nereye yapıyoruz? Ücretlilerden alınan vergilerin bir kısmından mı vazgeçiyoruz? Hayır! Lojman mı yapıyoruz? Hayır. Peki ne için yapıyoruz bunu? Bu harcamaları anlamak için mevcut harcama kalemlerini gözden geçirmemiz gerekiyor.
Burada önemli bir koşul devreye giriyor: Eğer servet vergisi, şu anda yapıldığı gibi amaçsız birçok harcamayı finanse etmek için getirilecekse, o zaman getirilmemelidir. Servet vergisi getirildiğinde diğer vergi oranları düşecek mi? Eğer düşmeyecekse, bu durumda bu adımın anlamı nedir?
Servet vergisinin getirilmesi gerektiği açıktır, ancak Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'ndaki "ademi tahsis" ilkesi ve harcama disiplini olmadan bu adım sorunlu olabilir. Özetle, mevcut mevzuat çerçevesinde servet vergisi getirmenin anlamı yoktur. Servet vergisi getirilmelidir ancak bu getirilirken belirttiğim koşullar titizlikle dikkate alınmalıdır.”
