MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gazetelerin MHP muhabirleriyle bir araya geldiği yemekli toplantıda, kabine revizyonu ile ilgili de açıklamalarda bulundu. Bahçeli, kabinede revizyonu doğru bulmadığını belirterek, "Böyle bir ortamda yeni bir sistemi yerleştirmek, kökleştirmek ve bununla ilgili uygulamaları hayata geçirmek için çaba sarf edileceği yerde, 'Bakanlar Kurulu'nda şunlar değişsin' gündemini taşırsanız muhalefet unsurları olarak, siz de 'Muhalefetin bu isteğine cevap veriyorum' der iseniz, iki yanlışı birlikte yaparsınız" dedi.
Kabinede değişim beklentilerinin olduğu iktidar partisinde Bahçeli'nin bu çıkışının ciddi bir rahatsızlık uyandırdığı ve AKP'lilerin "Erdoğan bize Bahçeli üzerinden mesaj mı veriyor?" diye yorumda bulunduğu haberlere yansıdı.
Rahatsızlık sadece AKP'de yaşanmadı. Bir süredir siyasetin gündeminde ciddi bir beklentiye dönüşen kabine değişikliğine Bahçeli'nin olumsuz yaklaşması, MHP içerisinde de hayal kırıklığına neden oldu. Çünkü bir süredir AKP kulislerinde kabinede değişiklik olması durumunda MHP'ye iki ya da üç bakanlık verilmesinin neredeyse kesin olduğu konuşuluyordu. Hatta kabinede yer alacak MHP'lilere dair bazı isimler açıktan zikrediliyordu.
Devlet Bahçeli'nin karşı çıkması, kabinede revizyonu belki rafa kaldırmamış olabilir ama Cumhur İttifakı'nın kabineye taşınma ihtimalini ortadan kaldırmış oldu. Ancak MHP çevrelerinde Bahçeli'nin ittifakı kabineye taşımaması, öteden beri anlaşılabilen bir durum değil. Çünkü bu yaklaşım, MHP'yi siyaseten konumlandırmayı güç kılıyor. Zira bugün MHP'ye bir muhalefet partisi diyemeyiz, çünkü değil. "İktidar ortağı" diye tanımlandığı oluyor ama kabinede yok, ülke yönetiminde söz sahibi değil. Ayrıca AKP-MHP birlikteliği devlet kademelerinde görev yapan Ülkücülere de, hiç uğramadı. Kamudaki Ülkücülerin, MHP'nin AKP'ye muhalefet ettiği dönemdeki gibi hor görülmesi devam ediyor.
Aslında Bahçeli'nin Cumhur İttifakı'nın kabineye taşınmasına net bir şekilde karşı olduğu zaten bilinen bir durum. Peki Bahçeli MHP'li isimlerin kabinede yer almasına neden karşı? AKP ile ittifakı gerçekten de millî bekanın temini için yaptıklarını ve makamlara talip olmadıklarını kanıtlamak için mi? Elbette hayır! 57. Hükümet döneminde Devlet Bahçeli'nin yakınında yer alan Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Suat Başaran, Bahçeli'nin Ülkücüleri devlet yönetiminde yer almaları noktasında yetersiz gördüğünü ve Ülkücülerin devleti yönetmesinin Türkiye için tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine inandığını daha önce birkaç kez yazmıştı. Bahçeli halen böyle düşünüyor ki, kabinede ittifakı istemiyor.
Ancak işin bir diğer yanı daha var. MHP çevrelerinde Bahçeli'nin Erdoğan'dan MHP'ye kabinede yer talep etmemesi ile ilgili ilginç şeyler konuşuluyor. Öyle ki Bahçeli, kabinede MHP'li isimlerin yer alması durumunda ülkenin kötü gidişatından partisinin de sorumlu tutulması endişesini taşıyor. Oysa iktidara koşulsuz destek veren yine kendisi...
Bahçeli'nin bir diğer, daha doğrusu asıl endişesi ise, kabinede yer alabilecek MHP'li bakanların başarılı olması! Evet, Bahçeli MHP'li bakanların başarılı olma ihtimalinden dolayı Cumhur İttifakı'nı kabineye taşımıyor. Çünkü MHP'yi kabinede temsil eden bir ismin başarılı olup kamuoyunda karşılık bulması durumunda, karşısına genel başkan adayı olarak çıkmasından çekiniyor. Parti içerisinden de "kabinede biz de yer alalım" gibi taleplerin gelmemesi için, genel olarak kabine değişikliğine karşıymış görüntüsü veriyor...
MHP'deki değişim hareketi sırasında, şimdilerde siyasete ara vermiş ama o dönem milletvekili olan bir isim, yaptığımız sohbet esnasında şöyle demişti; "Bizim genel başkanın çok korktuğu iki sayı vardır. Biri 19, diğeri 276. Çünkü on dokuz yirminin altıdır, milletvekili sayınız yirminin altına düşerse grup kuramazsınız. 276 milletvekiline ulaşırsanız da tek başına iktidar olursunuz..." Diyeceğim o ki; Cumhur İttifakı, MHP'yi Meclis'e taşıdığı sürece "beka" ittifakıdır. Ülkücüleri devlet yönetmede yetersiz bulan bir ismin MHP Genel Başkanı olmasını mı yoksa o genel başkanın Cumhur İttifakı'nı gerçekten beka için kurulduğuna MHP'lilerin inanmasını mı yadırgayalım? Karar sizin...
