Ali Babacan AKP'nin alternatifi mi, yedeği mi?
Yeni parti kurma çalışmaları ile aylardır gündemde olan Ali Babacan, AKP'den istifası sonrası ilk canlı yayına, Habertürk'te Fatih Altaylı'nın programında çıktı. Başından sonuna izlediğim programda sorulan sorulara Babacan'ın yaklaşımı ve verdiği cevapları dikkatle gözlemledim. Program bittiğinde ise, kendi kendime, "Beni yanıltmadı" diye düşündüm...
Neden böyle düşündüğüme geçmeden önce, izninizle Fatih Altaylı karşısındaki Ali Babacan'a dair genel gözlemimi aktarayım; Babacan, kendisine güvenen ve karşısındakine de güven verebilecek bir profil sergiledi. Öteden beri çizgisi olan realist görüntüsünü ve popülizme mesafeli duruşunu, tarzını sürdüreceği anlaşılıyor. Ancak popülist siyaset ile polemik siyasetini zannediyorum birbirine karıştırıyor. Böyle bir siyaset tarzının değil Türkiye'de, demokrasisi en gelişmiş, toplumunun en apolitik olduğu ülkelerde bile başarı yakalaması pek mümkün değil.
Demokrasi, insan hak ve özgürlükleri noktasında genel anlamda söyledikleri ile bugünün Türkiye'sine bu anlamdaki itirazları yerinde olsa da, bugüne kadar ortaya konulan eleştirilerden çok farklı şeyler söylemedi. Sakin ve genç görüntüsü, avantajı da, dezavantajı da olabilir. AKP Hükümetlerinde uzun süre bakanlık ve Başbakan Yardımcılığı yapması nedeniyle, bugün Türkiye'nin geldiği noktada kendisinin de payının olduğuna dair eleştiriler olduğu yönündeki soruyu karşılama tarzı güzeldi. Ancak, yaptığı savunma çok genel geçerdi ve tatmin edici değildi. Dış politikadaki yaklaşımları, mevcut muhalefet partileri ile Türkiye'yi ve bölgeyi kaostan çıkarma noktasında temel olarak aynı çizgide.
Programda, kendi alanı olan ekonomiye daha çok eğildi. Bunda Altaylı'nın sorularının daha çok bu yönde olması ve zaten bir ekonomik kriz içerisinde bulunmamızın etkisi olsa da, öteden beri söylediğim, "ekonomi teknokratlığı üzerinden piyasaya sürülecek" tezimi haklı çıkarırcasına ekonomiye değindi Ali Babacan. Ekonomide AKP'nin Neoliberal politikalarını sürdüreceğinin mesajını verdi.
Sadece ekonomide değil, sözde Kürt meselesinde de AKP ile aynı yaklaşımlara sahip olduğunu belli etti. Atatürk'e bakışı ile ilgili soruya, ilk başta gerçekçi görünen bir yorumda bulundu. Sonrasında ise, o dönem dünyada farklı akımların olduğundan ve şimdi dünyada konjonktürün farklılığından bahsederek, kurucu irade olan Türk milliyetçiliği ve ulus devlet anlayışına karşı mesafesinin bulunduğunu fısıldadı sözlerinin satır aralarından.
AKP'yi kuran lider kadro, o dönem Millî Görüş gömleğini çıkardıklarını belirtmişti. Bunu kanıtlamak için de önünde AB, arkasında ABD yazılı tişörtler giydiler. Öyle ki, sonraki yıllarda ülkenin seküler kesimlerine bile Millî Görüş gömleğini mumla aratır hale geldiler. Babacan da, ekonomik sorunların yanında, demokrasi, kişisel hak ve özgürlükler noktasında bugünkü AKP Türkiye'sine itirazlarını ortaya koydu. Ancak, bugünkü AKP Türkiye'sine gelinen yolda taş döşeyenlerden biri de o değil miydi? Bazı çevreler öyle bir havaya kapılıyorlar ki, sanki AKP iktidarı, Ali Babacan bakanlıktan ayrıldıktan sonra millî servetlerimizi küresel sermayeye teslim etti, ekonomiyi mahvetti, yanaşma ve israf düzeni kurdu, ülkeyi açık hava hapishanesine çevirdi! Babacanlı AKP iktidarı çok mu demokrattı? Demokrasi ve hukuk katliamları, partizanlık, siyasi baskı, ötekileştirme, kutuplaştırma, Atatürk ve cumhuriyet değerleri ile kavga Babacan'ın bakanı, Başbakan Yardımcısı olduğu AKP Hükümetlerinde yok muydu? Mesela Abdüllatif Şener... AKP'nin en güçlü olduğu, halktaki güveninin yerinde olduğu bir dönemde yapılan bütün bu yanlışları ve ülkenin gittiği noktayı gördü, bakanlık koltuğunu terk ederek partiden ayrıldı. Onun için ki bugün samimiyeti ve dürüstlüğünden şüphe edilmiyor. Ya Ali Babacan? Asla AKP iktidarına bir alternatif değil, asla Türkiye'nin sorunlarını çözme projesi değil. Tıpkı AKP'nin ilk ortaya çıktığındaki gibi iktidar olma projesi... Çöken AKP iktidarının yerine, küresel menfaat bekçiliğini devam ettirecek yeni nesil bir AKP'nin temsilcisi... Unutmayın, sorunun kaynağı olanlar, sorunun çözümü olamazlar. Bakın FETÖ ile mücadeleye, ne demek istediğimi anlarsınız. Ali Babacan da aynı işte...