Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Fatih Ergin

Fatih Ergin

25. SAAT

Ahmet Davutoğlu'nun ilk vaadi!

Gelecek Partisi'ni kuran Ahmet Davutoğlu, geçtiğimiz günlerde 180. Taksim Toplantıları'nın onur konuğu oldu. Davutoğlu, Taksim Toplantısı'nda daha çok "hoca" kimliğinin öne çıktığı bir konuşma gerçekleştirdi. Hâl böyle olunca, kendisini ilk defa akademisyen kimliği ile gözlemleme imkanım oldu.

Davutoğlu, gayet akıcı bir şekilde yaptığı konuşmasında, Türkiye, bölgemiz ve dünyada yaşanan gelişmelere, ortaya çıkan sorunlara dair hemen hemen hepsine benim de katıldığım tespitlerde bulundu. Vaktiyle kendisini çok eleştirmiş biri olarak gazeteci kimliğimle bulunduğum salonda, bir anda Davutoğlu'nun yaptığı tespitlerin altına imza atacak biri olarak buldum kendimi…

Ancak bu halet-i ruhiyeden, yine Davutoğlu'nun söyledikleri ile sıyrılmam çok uzun sürmedi. Davutoğlu, Türkiye'de ve dünyada kimliklerin daha küçük parçalara ayrılmaya, indirgenmeye başladığını söyledi ve bunun çözümü olarak ise, "ortak aidiyet bilinci olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını kimlik olarak benimsenmesini" belirtti.

Davutoğlu, "Bu aidiyet şemşiyesi altında biz birbirimize mahallerden bakmayı unutursak Yeni Türkiye'yi inşa ederiz" dedi.

İşte Gelecek Partisi'nin ilk vaadi!

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını üst kimlik olarak ilan eden ilk isim, başbakanlığı döneminde Tayyip Erdoğan'dı.

Erdoğan, 2005 yılında alt kimlik-üst kimlik tartışması başlatmış ve alt kimlikteki bütün etnik unsurların, üst kimlikte, yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığında birleşmesini savunmuştu.

Erdoğan sonraki yıllarda da bu görüşünü, Türkiye'de 36 etnik unsur olduğunu söyleyerek defalarca ortaya koydu. Erdoğan'ın bu görüşü sonradan "tek millet" tezine evrildi. Bu, Türk milliyetçilerinin anladığı anlamda bir tek millet anlayışı değil tabi. Türk, diğer bütün kimliklerle birlikte milleti oluştuyordu, ama Türk milletini değil, adı henüz ilan edilemiş bir milleti! Erdoğan'ın halen savunduğu ve zaman zaman da dile getirdiği bu yaklaşım, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını üst kimlik olarak kabul etme görüşünün yeni sürümünden başka bir şey değil aslında.

AKP'den sancılı bir şekilde ayrılan Ahmet Davutoğlu da, AKP'nin kuruluşundan bugüne hiç terk etmediği bu görüşü, kutuplaşmanın sonlanması için bir çözüm, bir vaad olarak sundu. Oysa bu yaklaşım, Türk kimliğini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ya da "tek millet" kimliği potasında eritme vaadidir!

Anayasanın 66. maddesi, "Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür" şeklinde. Bu madde, etnik bir kökene vurgu yapmayan, kapsayıcı ifadedir. Aksi yöndeki anlayış ise, bu ülkede açılım, çözüm süreci gibi PKK terör örgütüne altın dönemini yaşatan süreçlere neden oldu. Öyle ki bu süreçler bitmiş olmasına rağmen, malum tek millet anlayışı halen daha okullarda andımızın okutulmasını engelliyor.

Dahası da var. Anadolu coğrafyası; tarih boyunca sürekli karışıklıkların yaşandığı, her an tekrar karışmaya ve karıştırılmaya müsait Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu alt kıtalarının ortasında yer alıyor.

Bu alt kıtalardan Ortadoğu'nun bügunkü hali ise ortada. Bu üç coğrafyada yaşananların bize gösterdiği, devletin eyaletlere, milletin etnisitelere, toplumun tarikatlara, cemiyetin de cemaatlere bölünmemesi gerektiğidir.

Anadolu'da dirlik, ancak böyle bir birlik ülküsü ile sağlanabilir ki, geride bıraktığımız onlarca yılda yaşanan yıkıcı ve bölücü faaliyetlere karşı bugün Türkiye halen bir Ortadoğu ülkesi haline getirilememişse, ulus devlet anlayışının eseridir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını ya da söz konusu tek millet kavramını üst kimlik olarak benimsetmek, aslında Türk milletinin bir şemsiye altında etnisitelere parçalanmasıdır. 

Davutoğlu'nun Yeni Türkiye inşa etme fikri de, yine yol ayrımı yaşadığı eski partisinin söylemi değil mi? AKP iktidarı, yıllardır "eski" dedikleri kendilerinden önceki Türkiye'yi mahkum ederek, kendi Yeni Türkiye'sini inşa etmenin derdinde. Yeni Türkiye inşası, CIA ajanı ve BOP'un fikir babalarından olan Graham Fuller'in Atatürk Türkiyesi'ne biçtiği bir vizyondur.

AKP'nin iktidara gelmesi için, bu vizyon kapsamında Türkiye'de saha düzenlemesi yapıldı.  Graham Fuller ve kendisi gibi yine bir bir CIA ajanı olan Paul Henze, 1980'li yıllardan itibaren, "Atatürkçülük ölmüştür. Ulus devletler dönemi bitmiştir. Türkiye, Osmanlı gibi çok kültürlü, çok dinli ve çok ırklı bir yapıyı benimsemelidir. Bunun için en iyi yol Ilımlı İslam'dır. Etnik kimlikler kendilerini ifade edebilmelidir" söylemlerini kullanırken, Fuller, Yeni Türkiye kitabında, "Türkiye, sadece Türkiye için değil, aynı zamanda genelde günümüz İslam dünyası için oldukça önemli iki dinamik İslami hareket üretmiştir: Gayet politik AKP ve büyük ölçüde apolitik cemaatçi Fethullah Gülen Hareketi. (…) Gülen cemaatinin birçok üyesi bugün artık, Gülen hareketine bir alternatif olarak değil ama onun siyasi bir tamamlayıcısı olarak, AKP'ye katılmıştır" demişti. 

Davutoğlu CIA'nın Yeni Türkiye vizyonunda, bayrak yarışını kendisinin sürdürmek isteği mesajını mı verdi bilemiyoruz ama şunu çok biliyoruz ki; bugün Türkiye'de bir kimlik bunalımı varsa, yanaşma düzeninden olma mecburiyetinin dayatılmasından kaynaklanan bir bunalımdır. İktidardan olma, ya da olmama! Türkiye'de topluma yaşatılan ayrışma, bu iki durum üzerinden yaşanıyor. İhtiyacımız olan, Yeni Türkiye değil, Yeniden Türkiye olmaktır. Sayın Davutoğlu'nun bilgisine…

Yazarın Diğer Yazıları